Hala Okumaya Gerek Var mı? Nasıl Okuma Alışkanlığı Elde Ederiz?
Hala Okumaya Gerek Var mı? Nasıl Okuma Alışkanlığı Elde Ederiz?
Görsel ve işitsel medya araçlarının ve teknolojilerinin bu kadar geliştiği,
insanların Youtube’u arama motoru olarak kullanıp ve podcastlerden de sürekli
bir şeyler dinleyip öğrenebildiği, kitapların artık sesli kitaplara dönüştüğü
bir dönemdeyiz. İnsanlar, bilgiye çok çabuk ulaşabildiklerine ve hemen hemen
her şeyi çevrimiçi bu değindiğim araçlar sayesinde bulacaklarına ikna olmuş
durumdalar. Chatgpt, Bard gibi uygulamalar da artık arama motorlarına
takılmadan ve web sayfalarının yanıltıcı SEO taktikleri yüzünden yanlış
başlıklara tıklamadan her şeyi en azından özet bir şekilde önümüze sunuyor.
Böyle bir dünyada kalın ve sıkıcı kitaplar okumanın manası var mı? Zira bu
gelişen teknolojiler bir yandan da bizim odaklanma süremizi kısaltıp bizim çok
daha hızlı bir şekilde her şeye ulaşma çabamıza da katkıda bulunuyor. Böyle bir
yerde artık kitaplara odaklanacak, okumaya zaman ayıracak motivasyonu ve
alışkanlığı nereden bulabiliriz? Bugün bu metinde bu iki soruya kendi
deneyimlerimden de yola çıkarak cevap vermeye çalışacağım.
Kitap Okumaya Gerek Var mı?
Yakında bir arkadaşım ile bir kitap hakkında konuşurken kitabın adını not edip “Ben bu kitabı bir dinleyeyim.” dedi. Yüzümdeki ifadeden tam hoşnut ve tatmin olmasa gerek ki, “Storytell’den ben bu kitabı indirip dinleyeceğim. Çoğu kitap artık orada var, boş zamanımda kitap da dinlerim.” dedi. Sesli kitaplarda da sesli kitap uygulamalarından da haberim var tabi ama bu cümle beni biraz düşündürdü. Arkadaşım kitap dinleyeyim derken, okumaya zamanı ve mecali yokmuşçasına ve dinlemenin de çok daha verimli ve efektif olabileceğine inanmış gibi bir tonda konuştu. Bir kitabı merak edince ben genelde alıp okurum veya okuyayım derim. Dinlemek aklımın ucundan geçmez. Bu elbette bir tarz farkı olarak karşılanabilir ama bence burada yanlış bir düşünce var. Eğer her kitabı dinleyebilirsek okumaya da gerek kalmaz aslında. Hatta yapay zekaya istediğim türden bir ses kitabı okutup kendi sesli kitaplarımızı bile oluşturabiliriz. Böylece insanlar araba sürerken, metroda bir yerden bir yere giderken, hastanede doktor sırası beklerken vb. bütün zamanlarında kitap okumak yerine kitap dinleyebilirler. Hem kitap taşıma derdi de olmaz gürültülü bir yerde kitabı anlamaya çalışma derdi de. Artık okumaya gerek duymadan, aynı anda başka bir iş yaparken öğrenebilir ve okuyabiliriz. Fakat bu dinleme kitap okumanın yerini tutar mı? Bir başka değişle, kitap dinlemeden aldığımız verim, bilgi, haz veya bir kitaptan ne bekleniyorsa kitap okuma kadar olur mu?
Benim kişisel cevabım tabi ki hayır. Öncelikle sadece roman hikâye gibi
kurgular okusak bile (çoğunlukla bunlardan bir bilgi edinme yerine, daha farklı
düşünme, başka hisleri anlama, hayal gücünü artırma, dil kullanma yetisini
geliştirme gibi faydalar sağlarız.) birinin okuması ile bizim okumamız arasında
olayları hayal etme veya bazı noktaları vurgulama noktalarında çok keskin
farklılıklar olabiliyor. Fakat daha
sofistike, akademik, bilgi edinme amaçlı okuduğumuz kitaplar için kesinlikle
okumanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Zira kitap dinlerken aynı anda
yaptığımız başka şey, bizim doğrudan kitabı dinleme odağımızı engelleyebilir.
Böylece akıp giden bir kitapta merak edebileceğimiz, bazen de kitabın devamı
için önemli olan yerleri atlamamızı ve hiç öğrenmemize neden olabilir. Ayrıca
bir konuda araştırma yapıyorsak o kitap yazılan bir metne bir paragrafa ulaşıp
ona kaynak olarak başvurmamız gerektiğinde de sesli kitap yerine fiziki olarak
o kitabı okumuş, çizmiş ve not etmiş olmak aklımızda kalıcı olması açısından
çok daha yararlı olur.
Kitap okumak ve okunulan metnin beyindeki işlenmesi ile sesli olarak
dinlenilen metinleri işlenmesi de farklı. Her ikisinin de kendine göre
yararları olsa da ben kendi iç sesimle ve vurgumla okuduğum metinleri kavrama
açısından bana kattığı yararı da okuduğum bir şey hakkında konuşurken argümanlarımı
kurmamda bana sağladığı faydayı da bir şeyleri dinlerken de aldığımdan daha
fazla olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kitabı okumak, okunulan metne daha kolay bir
şekilde sorular yöneltmemizi sağlar. Öte yandan çok iyi seslendirilmiş ve
kurgulanmış bir metni dinlemek, metnin etkisi altına girmeye de neden olarak
bizi kitap okumanın asıl faydalarından biri olan, eleştirel düşünmekten de
uzaklaştırabilir.
Daha önce podcast dinleyerek veya YouTube’dan kısa videolar izleyerek de
bir şeyler öğrenilebileceğini söyleyen bazı insanlarla da konuşmalarım oldu.
İnsan büyük ihtimalle, istiyorsa, her şeyden öğrenecek bir şeyler bulur. Ama
burada sorun bambaşka bir şey. Ama kitap okumadan, bilginin ilk kaynaklarına
gitmeden bir konu hakkında derinlemesine bir şey öğrenmek ve farklı açılardan
anlamak imkansızdır. Podcast veya YouTube’dan birinin bir konu hakkında
dediklerini dinlemek bazen tehlikeli de olabiliyor. Size bir konuda bilgi
vermek amacında olduğunu iddia etse de sonuçta kendi bakış açısıyla size bir
şeyler sunuyor ve bazen de yanıltıcı bilgiler veriyor. Bir kitabı okuyup, daha
sonra aynı konu hakkında daha detaylı metinlere geçmek ile 10 dakikada kendi
seçtiği ve kendine göre yorumladığı besbelli birinden bir konu hakkında bilgi
almak aynı kefeye dahi konulamaz. Olsa olsa hap bilgiler edinilir, yorum
yapmayı geliştirmek yerinen dilenilen kişinin argümanlarını doğrudan kabul
etmeye kadar kötü sonuçları olabilir. O yüzden birileri podcast ile de
öğrenilebileceğini söylüyorsa çok büyük ihtimalle bir tembel olduğundan böyle
bir iddiada bulunuyordur.
Ezcümle, her ne kadar dinleme ve izleme olanakları artmış olsa da henüz
yazılı metni okumanın yerine geçecek kadar etkili değiller. Eğer dünya
elbirliği ile okumanın derin öğrenmenin ve eleştirel düşünmenin değerini
düşürmezse, yerine geçmek de oldukça zor olacaktır.
Nasıl Okuma Alışkanlığı Ediniriz?
Bu bölümün başlığında sorduğum sorunun cevabı ne okumak istediğimize göre
değişkenlik gösterir. Eğer amaç “iyi bir şey” diye kitap okumaksa (ki bu tarz
şeylerle de çok karşılaştım, insanlar ben boş şeylerle uğraşıyorum, en azından
arada bir kitap okuyayım diyerek kitap önerisi istiyorlar.) böyle düşünen biri,
çok basit ve kendisinin hoşuna gidebileceği her şeyi okuyabilir. Bu bir futbol
köşe yazısından cilt bakım bloğuna kadar çocuk hikayelerinden korku
romanlarına, magazin dergilerine her şey olabilir. Bir şey okumuş olur ve
kendince bundan hem öğrenecek bir şey bulur hem de severek okumaya başlar.
Ama öğrenmek amaçlı, bilgi eksikliğini gidermek amaçlı okumak biraz farklı olabilir. Çünkü bu kitapların büyük bir kısmı alanın uzmanları tarafından yazılmış, bazıları da oldukça kötü çevrilmiş kitaplar ve okumak çok büyük bir baş ağrısına dönüp bizi okumaktan daha da uzaklaştırabilir. Bu yüzden eğer okuma alışkanlığı isteniyorsa ve bunun belli bir amacı da varsa şunları önerebilirim.
- Basit Bir Başlangıç
Öncelikle eğer okuma ve odaklanma konusunda kötü bir geçmişiniz varsa bence ilk olarak çok basit ve eğlenceli ve sürükleyici metinler bulup okuma alışkanlığı kazanmaya çalışın. Bunlar basit metinler olabilirler. Ama okuduğunuzu anlama ve metin hakkında belli başlı bir fikir edinmenizi sağlayacaktır. Yoksa bir anda gidip çok ağır bir roman veya ilgi alanınızın önemli bir başucu kitabını okursanız büyük ihtimalle çok yavaş ilerleyecek, çoğunu anlayamayacak ve sıkılarak okumaktan sürekli imtina edeceksiniz. Bu yüzden basit bir masal bile olsa okumaya başlamak ve daha sonra peyder pey daha karmaşık ve iyi metinlere yönelmek akıllıca olacaktır.
- Erteleme
İngilizcede procrastinating olarak geçen ve erteleme olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bir terim var.
Bir işe başlamadan önce sürekli bir bahane bularak başka yan işlerle uğraşmak.
Mesela yazmaya başlamadan önce evi temizlemek, duş almak, bir kahve içmek,
yemeği dolaba kaldırmak gibi bir sürü çok acil ve önemli olmayan işi asıl
yapılması gereken sorumluluğunun önüne koymak… Bunu engellemenin en kolay yolu
tabi ki hemen işe koyulmak ama bu çok zor olabiliyor. O yüzden siz de her şeyi
halledip, evi tertemiz yapıp ideal bir okuma ortamı oluşturmaya çalışmadan doğrudan
okumaya başlayın. Çünkü asla ideal bir zamanı yok. Her şeyi yaparsanız yorulup
kitap okurken uyuya kalabilirsiniz.
Görsel: tinybuddha.com
- Ne için Okuduğunuzu Bilin ve Ona Göre Kitaplar Okuyun
Okuma motivasyonunuzun olması da önemli. Pes etmeden sürekli bunu kendinize
hatırlatabilirsiniz. Eğer gerçek bir motivasyonunuz yoksa okuma çok basit ayda
yılda bir yapılan bir aktiviteye dönüşebilir. Bunu engellemek için de ayrıca
hem motivasyonunuza uygun kitaplar seçmeli hem de o kitapların size açacağı
başka kitap kapılarına gözünü açın.
Bunlar elbette oldukça basit ve temel öneriler, herkes biraz kendi yolunu
çizebilir. Fakat okumanın önündeki en büyü engellerden biri de dikkat dağılması…
Dikkat Dağılması için Ne Yapabiliriz?
Sürekli bildirimlerin geldiği, her an dünyanın bir yerlerinde olan biteni
merak ettiğimiz, sosyal medya platformlarının en ince mühendislikler ile
algoritmalarını bizi kendilerine hapsettiği, görüştüğümüz, sevdiğimiz
insanların çoğunluğunun bize yakın olmayan yerlerde yaşadığı ve telefonlar ile
ancak iletişim kurduğumuz bir dönemde açıkçası dikkati toplamak ve odaklanmak
herkes için çok zor. Ben şu iki sayfalık yazıyı yazarken bile yerimden kalkıp,
telefona bakıp bir anda kendimi bambaşka bir şey düşünürken buldum. Oysa eğer
durmaksızın dikkatimi versem 30 dakikada bitebilirdi. Peki bu kadar zorken
dikkati toplamak, okumak ve odaklanmak için neler yapabiliriz?
Kendi deneyimlediğim ve kısmen işe yarayan birkaç şeyi yazayım. Eğer
herhangi bir şeye odaklanmak size çok zor geliyorsa ve asla beceremiyorsanız
bunun belki de profesyonel bir yardım alınarak çözülmesi gerekir. Ama siz
okumak için odaklanma konusunu biraz çözmek istiyorsanız şunları
deneyebilirsiniz.
1.
Çok Kısa Aralıklarla Başlama
Kendinize çok kısa ama odaklamaya zorlayacağınız bir limit koyun. Mesela 10
dakika durmadan ve ne olursa olsun kafanızı çevirmeden okumaya başlayın.
Oldukça zor gelebilir ilk başlarda, ama okuma alışkanlığını edinmek ve odaklana
süresini biraz artırmak için kendimizi zorlamamız gerekir. Daha sonra bu süreyi
kademeli olarak artırın. Zaten 45-60 dakika kadar yapabilirseniz yeterli
olacaktır.
2.
Telefonsuz Bir Süre
Kendiniz 10 dakikalığına bile kapatmak ve okumaya vermek isteseniz de
telefonunuza bir anda bir bildirim gelebilir ve telefonun en üst ucunda yanıp
sönen o ışık sizi kendisine bakmaya ısrarla davet edebilir. Eğer odaklanmak
istiyorsanız, telefonu uzakta bir yere koyun ve internet bağlantısını da
kapatın. 10 dakika bunu deneyin, daha sonra ara verip bakabilirsiniz.
3.
Yeni Bir İlgi Uyandırıcı Başlatma
Örneğin kitaba başlamadan hemen önce Twitter veya Instagram’a son bir göz
atmak isteyebilirsiniz. Ama bu genellikle orada bir şey görüldükten sonra
okumaya başlarken bile hala onun hakkında düşünmeye sevk eder. Bu kötü bir
haber olabilir veya arkadaşınızın paylaştığı bir fotoğraf olabilir. Ama kitaba
başlamadan hemen önce ona bakmak, odaklanmayı zorlaştırıyor, hatta okurken hala
onun hakkında düşünmeye neden oluyor.
Bir başka ilgi uyandırıcı da bir arkadaşınıza sormak istediğiniz bir şeyi mesaj atmak ve sormak olabilir. O anda telefonu kapatıp bir kenara koysanız dahi hala o mesaja gelen cevabı merak edebilirsiniz. Bu yüzden mümkünse okumadan sonra yapın bu işlemi. Veya birinden bir mesaj haber bekliyorsanız ve kısa sürede geleceğine inanıyorsanız okumaya hemen başlamayın, diyaloğunuzu bitirin, kafanızda o sorun, o bekleyiş bir son bulsun öyle başlayın.
Bunlar biraz deneyimlediğin konular, elbette herkes için işe yaramayabilir
ama ne olursa olsun kendi sınırını zorlamak genelde daha iyisi için iyi bir
adım olabiliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder