Kayıtlar

3 Oyun, 3 Sahne, 3 Yorum

Resim
  3 Oyun, 3 Sahne, 3 Yorum Herkese merhaba! Bugün sanat ve kültürden devam etmek istiyorum. Bu yüzden geçen ay içerisinde gittiğim üç tiyatro oyununu hem tanıtmak hem de hakkındaki fikirlerimi yazmak istedim. Oyunlar hakkında yazmadan önce tiyatro ile ilgili birkaç söz etmek, belki bana düşmez, ama iyi olur. Sanırım ortalama bir tiyatro oyununu bile her zaman çok iyi bir filmin önünde görmüş olmamın en büyük nedeni insanları canlı canlı izlemek ve bu canlı performansı sergileyebilen kişilere olan inanılmaz saygım. Evde oturup bir şey izlemek nasıl sinemanın yerini tutmuyorsa ve aşırı dağılan dikkat yüzünden asla doğru düzgün film izlenemiyorsa, sinemada izlenen bir film de benim için sahnede canlı seyircinin önünde oynan bir oyunun yerini tutamayacak. Üniversite yıllarımda ilk kez gittiğim tiyatro oyunlarına nerdeyse âşık olmuştum. Gözlerim parlayarak izlediğim ilk oyunlardan sonra ilk kez tiyatro metinleri okumaya başladım ve bu sanat dalını uzaktan uzaktan sevmeye devam ettim

Neden Geri Kaldık?

Resim
Neden Geri Kaldık?  3 Kitap Önerisi Herkese selamlar! 👋👋 Hemen hemen hepimiz tarih okurken ve bir yandan da günümüze bakarken bulunduğumuz koşullara nasıl geldiğimizi merak etmişizdir. Eskiden İslam/Doğu dünyasının ne kadar ilerlemiş olduğunu ve nasıl altın çağlar yaşayarak Batılı alimlerin ilgisini çeken bir merkeze dönüştüğünü de okuyarak geçen tarih derslimizde özellikle bu konuma yani Batı’dan daha geriye bir konuma nasıl düştüğümüzü merak ettik. Aslında bu merak Osmanlı İmparatorluğunun düştüğü ve gerilediği bir açıklama ile asla tatmin olmadı. Zira Osmanlı İmparatorluğu her ne kadar İslam coğrafyasının büyük bir bölümüne hükmetse de bütün “Doğu”ya ve bütün İslam coğrafyasına hatta tüm Türk coğrafyasına bile hükmetmiyordu. Ayrıca İmparatorluğun gerilemesi ve çökmesi tarihte yaşanan bir ilk değil. En şaşalı günlerinden Doğuda ve İslam coğrafyasında devletler birbiri ardına düşüyor, yıkılıyor ve yenileri kuruluyordu. Hatta son 300 yıla damgasına vuran Batı dünyasında sınırlar aş

İngilizce için 3 Sitcom

  Merhabalar! 👋 Bugünkü blog yazısında İngilizce öğrenme sürecimde bana yardımcı olan bir konuya değinmek istiyorum. İngilizce ve genel olarak dil öğrenirken sadece kelime ve dil bilgisi kuralları ( grammer ) ezberleyerek bir dili öğrenmek çoğu zaman sıkıcı, işe yaramaz ve çabucak unutulan bir sürece dönüşüyor. Bunu engellemenin elbette en önemli noktası aslında dili niçin öğrenmek istediğiniz ve neler yapabileceğinizdir. Ama ben bu konuya daha sonra değineceğim ve bugün İngilizce öğrenirken işinize yarayabilecek başka bir noktaya değinmek istiyorum. Dil öğrenirken özellikle dilin konuşulduğu ülkelerde kelime ve kelime öbeklerinin diğer anlamlarını, telaffuzlarını öğrenmek ve genel olarak insanların konuşmalarından nasıl bir düşünme tarzına sahip olduklarını kavrayabilmek için ülkenin edebiyatı, kültürü, sineması, bilimi ve magazinini bile araştırmak yardımcı olur. Çünkü dilin doğrudan kaynağından okunarak ve dinlenilerek öğrenilmesini sağlar. Genelde anadilimizi de böyle duyarak

Hala Okumaya Gerek Var mı? Nasıl Okuma Alışkanlığı Elde Ederiz?

Resim
  Hala Okumaya Gerek Var mı? Nasıl Okuma Alışkanlığı Elde Ederiz? Görsel ve işitsel medya araçlarının ve teknolojilerinin bu kadar geliştiği, insanların Youtube’u arama motoru olarak kullanıp ve podcastlerden de sürekli bir şeyler dinleyip öğrenebildiği, kitapların artık sesli kitaplara dönüştüğü bir dönemdeyiz. İnsanlar, bilgiye çok çabuk ulaşabildiklerine ve hemen hemen her şeyi çevrimiçi bu değindiğim araçlar sayesinde bulacaklarına ikna olmuş durumdalar. Chatgpt, Bard gibi uygulamalar da artık arama motorlarına takılmadan ve web sayfalarının yanıltıcı SEO taktikleri yüzünden yanlış başlıklara tıklamadan her şeyi en azından özet bir şekilde önümüze sunuyor. Böyle bir dünyada kalın ve sıkıcı kitaplar okumanın manası var mı? Zira bu gelişen teknolojiler bir yandan da bizim odaklanma süremizi kısaltıp bizim çok daha hızlı bir şekilde her şeye ulaşma çabamıza da katkıda bulunuyor. Böyle bir yerde artık kitaplara odaklanacak, okumaya zaman ayıracak motivasyonu ve alışkanlığı nereden bu

Yasar Ne Yasar Ne Yasamaz Yasıyor mu?

Resim
YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ YAŞIYOR MU? Yüksek lisans ve doktoraya başladığımdan beri kurgu kitap okumaya pek zaman ve enerji bulamıyordum. Aslında zaman olsa da eğer bir şey okuyacaksam, bari okulda “işime yarayacak” makale veya kitaplar okumam gerektiğini kendime hatırlatır, çoğunlukla dizi izlemeye dalardım. Burada, ekonominin en sevdiğim kavramlarından biri olan fırsat maliyeti (opportunity cost) aklımda arka planda hep çalışıyordu demek ki. Her ne kadar gene “irrasyonel” bir karar alarak dizi izlesem de… Son zamanlarda, özellikle başka türlü geçirmenin zor ve verimsiz olduğu vakitlerimde, zevkle okuyabileceğim roman/hikâye/tiyatro türlerine yöneldim. Bu kararla elimde uzun zamandır bulunan ve hep okumak istediğim Aziz Nesin’in meşhur kitabı Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ı okumaya başladım. Yeşilçam filmi olan, tiyatrolarda uzun zaman sahnelenen ve daha sonra bir romana dönüştürülen Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz? aslında birbiriyle bağlantılı küçük hikayelerden oluşan bir roman. Bize çok b

2023’ten 3 Film

Resim
  Merhaba bu pazar bir film inceleme/öneri bloğu ile karşınızdayım. 2023 yılında izlediğim 3 filmi kısaca değerlendirip filmleri neden önerdiğimi anlatacağım. Filmler hakkında yazmaya başlamadan önce küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Ben hayatta genel olarak hikayelere odaklanırım, hikayesi olan her şeyin biraz daha ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu filmleri önerirken ve daha sonra herhangi bir filmi incelerken de tamamen hikâye üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Zira film sonuçta bir hikayedir, başı sonu belli ve birbiri ile bağlantılı olmalıdır. Mükemmel kameralarla çekilmesi veya oyuncuların harika oynaması ikincil nedenlerdir bir filmin güzel olması için.   1.      Oppenheimer Tamamen kronolojik bir sıra kullanmak istediğim için bu filmi ilke yazdım. Her ne kadar 2023 yılında çok büyük bir patlama yapıp hemen hemen her yerde popülerleşen ve herkes tarafından konuşulan bir film olsa da Oppenheimer’ın bu pazarlama başarısı Barbie filmi ile aynı anda ortaya çıkması

Benim Gözümden Memleketim: Cizre

Resim
Neredeyse hepimizin hayatında bir kere izlediği Vizontele filminde Altan Erkekli, belediye başkanı sıfatı ile halka televizyonu tanıtmak için yaptığı bir konuşmada, büyük şehirlerin küçük şehirlere göre avantajlarına da değinerek ‘Bir insan memleketini neden sever ?’ diye bir soru yöneltir. Cevap olarak da, ‘Başka çaresi yoktur da ondan.’ der. Dünyanın en güzel yerinin sevdiğin  mekan olduğunu, sevgi duymadıkça mekanın herhangi bir anlamı olmadığını da ifade eder. Belki o dönemin şartlarında, insan memleketini başka çaresi olmadığı için seviyordu. Çünkü gidecek yeri yoktur, nereye dönse peşini bırakmıyordur. Fakat bizim tanık olduğumuz zamanda, insanın başka çareleri de olmaya başlamıştır. Artık memleketin bağrından kopup, daha büyük şehirlere, daha zorlu fakat daha fırsat dolu  yaşamlara atılır, daha büyük büyük hayaller kurmaktayız. Memleketi küçük olanlar, memleketi büyük olanlara göre dezavantajlı olduğunu hissedip, memleketi büyük olanlara yetişmek için, büyük ‘memleketlere’ doğru