Yasar Ne Yasar Ne Yasamaz Yasıyor mu?

YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ YAŞIYOR MU?





Yüksek lisans ve doktoraya başladığımdan beri kurgu kitap okumaya pek zaman ve enerji bulamıyordum. Aslında zaman olsa da eğer bir şey okuyacaksam, bari okulda “işime yarayacak” makale veya kitaplar okumam gerektiğini kendime hatırlatır, çoğunlukla dizi izlemeye dalardım. Burada, ekonominin en sevdiğim kavramlarından biri olan fırsat maliyeti (opportunity cost) aklımda arka planda hep çalışıyordu demek ki. Her ne kadar gene “irrasyonel” bir karar alarak dizi izlesem de…

Son zamanlarda, özellikle başka türlü geçirmenin zor ve verimsiz olduğu vakitlerimde, zevkle okuyabileceğim roman/hikâye/tiyatro türlerine yöneldim. Bu kararla elimde uzun zamandır bulunan ve hep okumak istediğim Aziz Nesin’in meşhur kitabı Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ı okumaya başladım. Yeşilçam filmi olan, tiyatrolarda uzun zaman sahnelenen ve daha sonra bir romana dönüştürülen Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz? aslında birbiriyle bağlantılı küçük hikayelerden oluşan bir roman. Bize çok büyük bir meta-hikâye anlatmaktan ziyade, sahne sahne veya skeç skeç yazılmış güzel bir komedi havası var. Zira kitabın kahramanı Yaşar Yaşamaz’ın başına ne geldiği ve hikâyenin ne olduğu en başından beri belli. Yaşar bir memurun zamanında yaptığı bir hata yüzünden asla nüfus kâğıdı çıkarılamayan ve bu yüzden başına her türlü saçmalığın ve belanın geldiği ve türlü türlü sıkıntılar yaşayarak ama resmen daha doğmamışken ölmüş biri. Tımarhaneden hastaneye, askere, İstanbul’a ve en sonunda hapse kadar yolu uzanan Yaşar, hapiste hikayesini her gece anlatarak insanları eğlendiren ve bu sürede de kendince acayip işler öğrenen, hapiste garibanlıktan para kazanan zengin birine dönüşen ve eroin kaçakçılığına kadar uzanan bir hikâyeye sahip. Yaşar’ın çocukluğundan başlayarak anlattığı hikâyede, Yaşar hemen hemen hiçbir karakter değişimine uğramıyor. Fakat hapishanede geçirdiği sürede Yaşar bambaşka birine dönüyor ve saflıktan eser kalmıyor. Zaten kitabın en sonunda koğuştan birinin ‘Hapishane en büyük üniversitedir.’ sözünün Yaşar’ın garibanın teki olarak girdiği hapishanede dönüştüğü kişiyi anlatması için sarfetmesi de bunu biraz açıklıyor. Bazı hikayelerde karakter, hikâye boyunca bir dönüşüm geçirirken burada karakter kendi hikayesini anlatırken ve başına onca musibet geldikten sonra görece çok daha sakin bir ortamda dönüşüyor. Bu bence kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri buydu.

Aziz Nesin kitaplarını üniversiteden (2014/15’ten beri) beri okurum. Topluma doğrudan bir ayna tutuyor gibi bir cümle kurmak bana çok iddialı geliyor. Çünkü Aziz Nesin bu kitabında da diğer eserlerinde de topluma daha farklı daha komik bir yerden bakarak kendince eksik, yanlış ve kötü gördüğü şeyleri eleştiriyor. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ kitabında da ana karakterimiz Yaşar, komik bir gariban, acınası değil. Uğraştığı şeyin, başına gelenlerin ve canlı kanlı orada olmasına rağmen resmen kendisinin yaşadığını ispat edemeyişi elbette bir taraftan abartı bulundurarak komik, bir taraftan da böyle olmasa da daha farklı örneklerde dünyanın her yerinde insanların başına bu tarz şeylerin gelmiş olması oldukça olası. Aziz Nesin kitapta espri yapmaktan, şaka yazmaktan ziyade durumun ne kadar saçma ama bu saçmalığın bir o kadar komik olduğunu çok ustaca hissettiriyor. Dünyada başına gelmedik kalmayan bir adama acımak yerine, bizi haline güldürüyor.

Yaşar mücadele ettiği, sorunlar yaşadığı ve asla kazanamadığı bir dünyada saflığını bir kenara bırakıp artık o dünyanın kurallarına göre oynamaya başlıyor, o dünyadan biri oluyor. İnsanlara kendini acındırmıyor ve daha kendine güvenen, dolandırıcılığı, her türlü hileyi hurdayı öğrenen ve artık yapmaktan çekinmeyen bir insan oluyor. Kitapta sürekli geçen ve aslında bir insan değil, bir sistem olan Kara Kaplı Nizami Bey oluyor. Artık kendisi yaşadığını ispatlamak için Kara Kaplı Nizami Bey’e başvurmuyor. Yaşar, bu topluma ayak uydurarak onlar gibi “yaşamaya” karar veriyor. Kara Kaplı Nizami Bey oluyor, başkalarının işlerini hileyle yapan. Yaşar artık yaşıyor.

Kitap her ne kadar hikâyeyi birbirine çok güzel bağlasa ve pek bir boşluk bırakmasa da Yaşar’ın çocukluk aşkı ve her türlü zorluğa beraber göğüs gerdiği, Yaşar için herkesi karşısına alan Anşe ile ilişkisinin nasıl olacağını merak etmemek elde değil. Zira Yaşar, dışarıda saflığından bir gram eksiltmemişti ve bu saflıkla sımsıkı Anşe’ye aşkını devam ettiriyordu. Ama Yaşar değişince her zaman dürüst olduğu biricik aşkı Anşe ile de ilişkisi değişir miydi, bilinmez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olan Biteni Kaçırma Keyfi Üzerine

Proust Anketi ve Benim Cevaplarım

Yüzyıllık Yalnızlık'a Veda