İngilizce için 3 Sitcom

 Merhabalar! 👋

Bugünkü blog yazısında İngilizce öğrenme sürecimde bana yardımcı olan bir konuya değinmek istiyorum. İngilizce ve genel olarak dil öğrenirken sadece kelime ve dil bilgisi kuralları (grammer) ezberleyerek bir dili öğrenmek çoğu zaman sıkıcı, işe yaramaz ve çabucak unutulan bir sürece dönüşüyor. Bunu engellemenin elbette en önemli noktası aslında dili niçin öğrenmek istediğiniz ve neler yapabileceğinizdir. Ama ben bu konuya daha sonra değineceğim ve bugün İngilizce öğrenirken işinize yarayabilecek başka bir noktaya değinmek istiyorum.

Dil öğrenirken özellikle dilin konuşulduğu ülkelerde kelime ve kelime öbeklerinin diğer anlamlarını, telaffuzlarını öğrenmek ve genel olarak insanların konuşmalarından nasıl bir düşünme tarzına sahip olduklarını kavrayabilmek için ülkenin edebiyatı, kültürü, sineması, bilimi ve magazinini bile araştırmak yardımcı olur. Çünkü dilin doğrudan kaynağından okunarak ve dinlenilerek öğrenilmesini sağlar. Genelde anadilimizi de böyle duyarak ve daha sonra okuyarak öğreniyoruz. Bazen bir kelimenin bir cümlede kullanıldığında o anda doğrudan bizim dilimizdeki karşılığını bilmesek bile o bağlamda ne anlama geldiğini anlayıp bu kelimeyi zamanla yeni öğrendiğimiz dilde kullanmaya başlayabiliriz. Bu durumda doğrudan ilk anlamını ve karşılığını ezberlemediğimiz bir kelimeyi öğreniriz ve kullanırız. Aslında bu durum anadilimiz için de geçerli. İnsanların çıkardığı bir sesin başka bir karşılığı biz de yok ama biz bu sesin ne olduğu, hangi anlamda kullanıldığını kavrar ve öylece kabul ederiz. Bunu öğrendiğimiz yabancı dillere de uygulayabilirsek daha başarılı olabiliriz.

Peki bunu nasıl sağlarız? Elbette kafamızda var olan dili ve daha önceki kelime karılıklarını söküp atacak değiliz. Ama dilin konuşulduğu bağlamı ve konuşanların düşünüş biçimlerine biraz yaklaşırsak daha kolay olur. Bunun için en basit ve en eğlenceli yöntem aslında kendimize uygun bir dizi/film bulmak. Kitap okumaktan, ders çalışmaktan daha eğlenceli ve o ülkeye gidip insanlarla kaynaşmaktan çok daha kolay erişilebilir. Ben de İngilizce öğrenirken daha fazla gelişmek ve biraz daha normal konuşulan dile alışmak için (çünkü daha önce sadece makale okuyup kompozisyon yazıyordum) bir noktadan sonra en çok hoşuma giden dizi türü olan komedilere (sitcom) yönümü çevirdim. Sitcomları önce Türkçe altyazı ile, biraz İngilizcem geliştikten sonra bir de İngilizce altyazı ile ve en son aynı bölümleri altyazısız izledim. Böylelikle hem dinleme pratiği hem de genel konuşma dili dediğimiz İngilizceye alıştım.

İzlemekten keyif aldığım, kolay/basit kelimeler kullanan ve yavaş konuşulan 3 sitcom önereceğim.

1.   Seinfeld

Seinfeld dizisi, dizinin ilerleyen bölümlerinde Jerry Seinfeld NBC’den bir dizi teklifi aldığında kendi hayatıyla ilgili ve kendi deyimi ile hikayesi olmayan hiçbir şey ile ilgili olmayan bir dizi çekiyor. Orijinal dizi de aslında böyle. Hem hiçbir büyük ana hikayesi yok, hem de kısa kısa bölümleri ile neredeyse hayatın her anına bir şekilde değiniyor. Komik, tamamen günlük kolay ve basit cümleler ve tepkilerin kullanıldığı bolca olduğu bu dizinin her bölümü eğlenceli geçiyor. Oldukça yavaş ve günlük olayların geçtiği Seinfeld dizisi biraz eski de olsa İngilizce öğrenmek isteyenler için dile alıştırmak için oldukça iyi bir seçenek.

2.     The IT Crowd

Benim çok beğendiğim ve severek izlediğim Matt Perry’nin de ilerleyen bölümlerde dahil olması ile çok komik bir dizi haline gelen IT Crowd, bir şirketin bilişim departmanında herhangi bir bilgisayar bilgi olmadan işe başlayan Jen, aynı departmanda çalışan iki “nerd” ile birbirinden saçma ve bağımsız olaylar ve yanlış anlaşılmalarla garip bir serüvene başlar. Hikayesi pek kuvvetli olmayan ama kendini izlettiren ve merak ettiren IT Crowd biraz kolay ve anlaşılır bir İngiliz aksanı, kullanılan bazı kelimeler ve phrasal verbler ile eğlenceli bir şekilde yeni bir şeyler öğretebilen, dinleme alışkanlığı için izlemeye çok uygun bir dizi.

 

3.     Brooklyn 9-9

B99 polisiye dizi ve Amerikan yapımları sevenler ve erişimi çok kolay olan güzel altyazı seçenekleri de sunan Netflix’te her an açıp izlemek isteyenler için önerdiğim bir dizi. Detektif Jack Peralta’nın etrafında gelişen ama grubun tamamının da başından geçen iyi kötü olaylar ve gelenekselleşen Halloween Heist bölümleri ile çok güzel bir yapım. Karakterlerin zamanla gelişmesini ve olgunlaşmasını gözler önüne seren senaristler, aynı zamanda bazı küçük sürprizler ile hikâyeden çok kopmadan ortaya harika bölümler çıkartmışlar. Gene basit ve anlaşılır bir İngilizce ile hem dileme alışkanlığınızı geliştirebilir hem altyazılar ile yeni kelimeler öğrenebilirsiniz. Ayrıca Polis Komiseri Captain Raymon Holt da geçen sene hayatını kaybetti, bu vesile il onu da burada anmış olalım.

 

Keyifli izlemeler! 😀

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Pazar Okuması: Darwin ve Osmanlılar, Alper Bilgili

Neden Geri Kaldık?

Benim Gözümden Memleketim: Cizre