Neden Geri Kaldık?
Herkese selamlar! 👋👋
Hemen hemen hepimiz tarih okurken ve bir yandan da
günümüze bakarken bulunduğumuz koşullara nasıl geldiğimizi merak etmişizdir.
Eskiden İslam/Doğu dünyasının ne kadar ilerlemiş olduğunu ve nasıl altın çağlar
yaşayarak Batılı alimlerin ilgisini çeken bir merkeze dönüştüğünü de okuyarak
geçen tarih derslimizde özellikle bu konuma yani Batı’dan daha geriye bir
konuma nasıl düştüğümüzü merak ettik. Aslında bu merak Osmanlı İmparatorluğunun
düştüğü ve gerilediği bir açıklama ile asla tatmin olmadı. Zira Osmanlı
İmparatorluğu her ne kadar İslam coğrafyasının büyük bir bölümüne hükmetse de
bütün “Doğu”ya ve bütün İslam coğrafyasına hatta tüm Türk coğrafyasına bile
hükmetmiyordu. Ayrıca İmparatorluğun gerilemesi ve çökmesi tarihte yaşanan bir
ilk değil. En şaşalı günlerinden Doğuda ve İslam coğrafyasında devletler
birbiri ardına düşüyor, yıkılıyor ve yenileri kuruluyordu. Hatta son 300 yıla
damgasına vuran Batı dünyasında sınırlar aşağı yukarı son haline son 30-40
yılda aldı ve bazı devletler çökerken bazıları yeniden kuruldu. Fakat biz neden
geride kaldık, neden Batı’da yaşanan modernlik ve kapitalist dönüşüm bizi
yendi? Bizi yenmesinin yanı sıra Çin ve Hindistan’ı da yendi ve ilk kez
gerçekten küresel bir statüko oluşturdu. Aslında bu sorunun doğrudan tek bir
cevabının olmadığını ve yalnızca Batının ayak izlerini taklit ederek de onlar
gibi olunamayacağı da artık bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Ama neden geri
kaldık veya neden biz daha ileriye gitmedik de onlar hem arayı kapattı hem de
önümüze geçtiler? Bu soruların (bence tek soru fakat nasıl sorduğunuza göre
değişiyor) cevabı aslında bizim tüm merakımızı girecektir. Fakat maalesef
tek bir cevabı yok. Çünkü tarihsel, toplumsal, askeri, siyasi, sosyolojik,
teknolojik ve benzeri çok farklı izdüşümleri olan cevapları ve her izdüşümde
kendi içinde de bölünen cevapları var.
Ben de bu konuları merak eden ve aramızda açılan boşluğun
nasıl kapanacağını merak eden biriyim ve bu merakımı gidermek için elbette
YouTube’dan video izlemiyor, konu ile ilgili kitaplar okuyorum. Bu yüzden bugün
bu konuları merak eden kişilere bu konuda okuduğum 3 kitabı önereceğim.
1. Kayıp Aydınlanma –
Frederick Starr
Kayıp Aydınlanma, Amerikalı Rus ve Avrasya Uzmanı Frederick Starr’ın inanılmaz bir şaheseri. Starr İslam ve Doğu medeniyetinin daha kısa bir dönemine ve daha dar bir coğrafyasına odaklanarak daha çok Fars ve Türki Orta Asya halklarından çıkan ve bir döneme damgasını vuran bilimsel harekete eğiliyor. Starr bizler gibi Doğu neden geri kaldı sorusunu sormak yerine o dönemde bu bilimsel gelişmeler nasıl ortaya çıktı, nasıl söndü ve ortaya çıkasının arka planında olan olaylar ve boyutlar nelerdi gibi sorularla uğraşıyor. Bunu yaparken asıl amacı olmasa da eğer tarihten bir ders çıkarılabilirse bu döneme bakılarak da ilerisi için bize bir ışık verilebileceğini aktarıyor. Günümüzde artık bilimsel ve teknolojik gelişmeler deyince akla gelen en önemli coğrafyalardan ilk üçe ile girmeyen Orta Asya yıllar boyunca Avrupa’daki 17-18. Yüzyıllardakine benzer bir aydınlanma geçirmiş, bilimsel faaliyetler artmış ve daha sonra gene Avrupa’da ortaya çıkan bilimsel devrimlerin temelleri atılmıştır. Fakat bu uzun sürmemiş ve sönümlenmiştir. Neden böyle olduğu sorusuna da tek bir cevap vermekten kaçınan Starr bize dönemin çok güzel bir resmini çizereken kendi çıkarımlarımızı yapmayı sağlıyor ve serbest bırakıyor. Uzun zamandır bu kadar iyi yazılmış bir kitap/çalışma/metin okumadım. Kitabın İngilizce orijinali ayrı güzel, çevirisi apayrı mükemmel olmuş. Detaylarıyla tarihe ve unutulmuş, çok önemsenmeyen bir bölgeye yeni bir pencere açarak Orta Asya'yı adeta yeniden keşfetmemi sağladı.
2. Hata Neredeydi? Doğu'nun 300 Yıldır
Cevabını Aradığı Soru – Bernard Lewis
Frederick Starr’ın yanından bile geçmeyecek ve tamamen
bir cherry-picking yaparak bu soruya cevap vermeye çalışıyor. Aslında
Bernard Lewis çoğu kişinin çok sevdiği ve bir o kadar kişinin de sevmediği bir
karakter. Yazdıkları ile farklı bir perspektif getirip geri kalmışlığı bir
şekilde kendi okumalarından ve gözlemlerinden aktarmaya çalışıyor. Elbette
zengin bir kaynakça sunuyor fakat benim bazı bölümleri dışında pek beğenmediğim
bir kitap. Aslına Batı dünyasının bu kurduğu statükonun da nerdeyse bizler
tarafından ulaşılmaz ve ulaşma çabalarının da gereksiz olduğu ile ilgili bazı
imalar olduğunu da hissettim. Fakat gene de okunması gereken hatta belki de
kısa ve öz olduğu için ilk okunması gereken kitaplardan biri bu konuda. Zira
benim bu beğenmiş olmam da tamamen kendi perspektifimden kaynaklanabilir ve bu
konuda okuyanlar Lewis’i doğru bulabilirler.
3. Yollar Ayrılırken – Timur
Kuran
Kitabın tam adı Yollar
Ayrılırken – Orta Doğunun Geri Kalmışlık Sürecinde İslam Hukukunun Rolü. İlk
bakışta önyargı ile yaklaşabilirsiniz ama Timur Kuran bu kitabı yazarken çok
daha farklı bir perspektif ile karşımıza çıkıyor. Hem alandaki literatüre
yaptığı atıflar ve eksikliklerini ustalıkla ortaya koyması hem de İslam
Coğrafyasının geri kalmışlığında kurumların rolüne eğilmesi ile ortaya müthiş
bir eser çıkarmış. Yeni modern kapitalist kurum ve şartların eski yerleşik Doğu
ve İslam dünyasın kurumları ile tam olarak bağdaşmadığını ortaya koyarken,
gelişigüzel ortaya atılan, yüzeysel ve totolojik açıklamalarından geçersizliğin
tarihsel kaynaklara ve analizlere dayanarak çürütüyor. Kitabın okuması biraz
zor olsa da, özelikle yukarıdaki iki kitaptan sonra devam niteliğinde
kesinlikle sindire sindire okunması gereken bir başucu eseri.
İyi okumalar! 😀
Yorumlar
Yorum Gönder