Kayıtlar

Zamane Kelimeleri: Tüketmek

  Zamane Kelimeleri: Tüketmek Uzunca bir süredir zamanın ruhuna uygun olarak kullanımının yaygınlaştığını düşündüğüm bir kelime var. Tüketmek. Türk Dil Kurumu tüketmek fiili için iki gerçek bir tane de mecaz anlam veriyor. Tüketmek ilk anlamıyla; kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek; yoğaltmak, ikinci anlamı; yürüyerek aşmak, bitirmek. Mecaz anlam olarak; – ki bunun kullanımı ile ilgili pek bir itirazım olmayacak – güçsüzleştirmek, bezdirmek. TDK’den de anlaşılacağı üzere tüketmek fiili aslında bir şeyi kullanmak, bitirmek için harcayarak yok etmek için kullanılır. Kelimenin İngilizce karşılığı olan “ consume ” fiili İngilizce’de TDK’nin Türkçe için verdiği anlamları tam olarak karşılamıyor. Daha çok enerji kullanımı, yeme, içme vb fiillerle eş anlamlı olarak kullanılıyor ve öyle bir anlamı olduğu belirtiliyor. Türkçe konuşurken TDK’nin verdiği anlamların dışında doğrudan İngilizceden alınma olan anlamları ile günlük hayatta tüketmek fiilini kullanıyoruz artık. Gün içerisin

Peri Bacalarının Perilerine Ne Oldu?

Resim
  Ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerinin bol olduğundan her dem vurulduğunda akla genellikle bir yeşil alan, eski bir yapı veya sahiller gelir. İç Anadolu’nun içlerinde, içlerinin oyularak insanlara sığınak olmuş, şehir olmuş kayalardan oluşan ama bir o kadar da doğa eliyle ortaya çıkan hem doğal hem de tarihi bir güzellik daha vardır. Bu güzellik genel adı Kapadokya olan, nasıl oluştuğu anlaşılmadığı için perili zannedilen ve bacaya benzediklerinden Peri Bacaları denilen bir yerdir. Aslında birbirine yakın birden fazla yerin adıdır. Kimine göre perili, kimine göre perilerin yaptığı bu güzellik, diğer tüm güzellikler gibi maksimum fayda sağlanması için zorlanmaktadır. Mevsimine göre taş, toz, sıcak veya taş toz, soğuk olarak nitelendirilen, yılın 365 günü aslında “pek bir numarası” yok denilen bu doğal-tarihi güzellikten, yani taştan, tozdan ekmek çıkarılmakta, adeta suyu sıkılmaktadır. Bu kadar suyu sıkılan bir yerin bir yerden sonra sıkıcı olması ve pek bir numarasın

Proust Anketi ve Benim Cevaplarım

Merhaba! Ünlü Fransız yazar Marcel Proust ile tanışmam, değer verdiğim bir bilim insanının “ben de roman okurum ama sadece kaliteli romanlar okurum. Mesela Marcel Proust okurum” demesiyle başladı. Elbette daha önce kitaplarını görmüş, bazı yerlerde alıntılarını okumuştum. Ama elime hiçbir kitabını almamıştım. Bir gün artık okumanın vakti geldi diye düşünerek (aslında hiç de vakti değilmiş, birazdan anlatacağım) Kayıp Zamanın izinde kitap serisinin tamamını satın aldım. Renkli ve güzel hazırlanmış kapakları ile toplam 1000 sayfayı aşan 7 kitap ilk bakışta çok heyecan uyandırıyor. Fakat bilen bilir. Proust çok uzun betimlemeleri, yaşadığı çağın felsefi, sanat ve siyasi tartışmalarına oldukça hâkim ve hemen hemen her paragrafta bunlara atıfta bulunması ile ünlü çok iyi bir yazar, çok iyi bir edebiyatçı, harika bir sanatçı. Ama kitap bu yüzden okunması çok zor bir hal alıyor. Hele ki günümüzde artık odak sorunu yaşayan bir toplumun parçası olarak böyle uzun cümlelere ve bazı anlaşılmaz k

Beni Ay’a Uçur: Hiçbir Şey Anlatmayan Bir Film Bize Ne Anlatabilir?

Resim
  Beni Ay’a Uçur: Hiçbir Şey Anlatmayan Bir Film Bize Ne Anlatabilir? Geçen sene yazın sonlarından itibaren başlayan, çoğumuzun sabırsızlıkla beklediği, bazılarımızı hayal kırıklığına uğratan, bazılarımıza büyük mutluluklar tattıran ve hepimize platform ekonomisinden çıkıp sinemaya gitmeyi ve sinema salonlarının varlığını hatırlatan film silsilesi uzun süredir son buldu. Ne zaman bir hafta sonu zamanım olsa bir tiyatro, sergi veya sinema takvimlerini karıştırırım. Tiyatroların tatilde olduğunu ve sergilerin de her zaman yeterince ilgi çekici olmadığını göz önünde bulundurunca şu günlerde sinema dışında çok ciddi bir alternatif bulunmuyor. Her ne kadar sinema da gerçek alternatifler çıkarmıyor olsa da… Artık kötü de olsa bir filme gitmeye veya en azından kanepede yayılarak ve küçük bir ekranda bir sürü dikkat dağıtıcıyla film izlemek yerine “ne olursa olsun ama sinema salonunda olsun” isteği ile geçen hafta bir filme gittim. Vizyondaki filmler ya “korku ve gerilim” filmleri ya da ço

Olan Biteni Kaçırma Keyfi Üzerine

Resim
Merhaba, Uzun bir okul ve iş yoğunluğunun ardından gelen bayram arasında oldukça sorunlu bir tatil iptali dışında her şey güzel geçti. Uzun zaman sonra yetişmem gereken deadlinelar , bitirmem gereken ödevler, okumam gereken makaleler ve yapmam gereken işler olmadan evimde tek başıma acele etmeden, aylak aylak yaşama fırsatı buldum. İstediğim saatte uyanıp istediğim saatte uyuduğum, canım kahve çektiğinde içtiğim, denemediğim tatlı tariflerini deneyip fırınladığım, boş dizi/maç izleyip hayatın tembel ama zevkli yönlerini yaşamak için küçük bir ara verdim. Bu arada daha önce sıraya koyduğum ve okumak istediğim bir kitabı da okuma fırsatı buldum. Daha önce bir yazımda kısa bir kitabı bir gün içinde oturup okumaktan çok zevk aldığımı söylemiştim. Gene 109 sayfalık kısa, öz ve okuması kolay bir kitabı iki oturuşta okudum. Bu kitabın bana düşündürdüklerini de sıcağı sıcağını anlatmak istedim. Oturup okuduğum kitabın adı Olan Biteni Kaçırma Keyfi: Aşırılık Çağında Kendine Hâkim Olma. Da

3 Oyun, 3 Sahne, 3 Yorum

Resim
  3 Oyun, 3 Sahne, 3 Yorum Herkese merhaba! Bugün sanat ve kültürden devam etmek istiyorum. Bu yüzden geçen ay içerisinde gittiğim üç tiyatro oyununu hem tanıtmak hem de hakkındaki fikirlerimi yazmak istedim. Oyunlar hakkında yazmadan önce tiyatro ile ilgili birkaç söz etmek, belki bana düşmez, ama iyi olur. Sanırım ortalama bir tiyatro oyununu bile her zaman çok iyi bir filmin önünde görmüş olmamın en büyük nedeni insanları canlı canlı izlemek ve bu canlı performansı sergileyebilen kişilere olan inanılmaz saygım. Evde oturup bir şey izlemek nasıl sinemanın yerini tutmuyorsa ve aşırı dağılan dikkat yüzünden asla doğru düzgün film izlenemiyorsa, sinemada izlenen bir film de benim için sahnede canlı seyircinin önünde oynan bir oyunun yerini tutamayacak. Üniversite yıllarımda ilk kez gittiğim tiyatro oyunlarına nerdeyse âşık olmuştum. Gözlerim parlayarak izlediğim ilk oyunlardan sonra ilk kez tiyatro metinleri okumaya başladım ve bu sanat dalını uzaktan uzaktan sevmeye devam ettim

Neden Geri Kaldık?

Resim
Neden Geri Kaldık?  3 Kitap Önerisi Herkese selamlar! 👋👋 Hemen hemen hepimiz tarih okurken ve bir yandan da günümüze bakarken bulunduğumuz koşullara nasıl geldiğimizi merak etmişizdir. Eskiden İslam/Doğu dünyasının ne kadar ilerlemiş olduğunu ve nasıl altın çağlar yaşayarak Batılı alimlerin ilgisini çeken bir merkeze dönüştüğünü de okuyarak geçen tarih derslimizde özellikle bu konuma yani Batı’dan daha geriye bir konuma nasıl düştüğümüzü merak ettik. Aslında bu merak Osmanlı İmparatorluğunun düştüğü ve gerilediği bir açıklama ile asla tatmin olmadı. Zira Osmanlı İmparatorluğu her ne kadar İslam coğrafyasının büyük bir bölümüne hükmetse de bütün “Doğu”ya ve bütün İslam coğrafyasına hatta tüm Türk coğrafyasına bile hükmetmiyordu. Ayrıca İmparatorluğun gerilemesi ve çökmesi tarihte yaşanan bir ilk değil. En şaşalı günlerinden Doğuda ve İslam coğrafyasında devletler birbiri ardına düşüyor, yıkılıyor ve yenileri kuruluyordu. Hatta son 300 yıla damgasına vuran Batı dünyasında sınırlar aş